BİR AYDA 50 MİLYON DOLAR
Aziz Yıldırım seçime yaklaşılan günlerde kulübe cebinden 30 milyon dolar verdiğini söyledi. 20 yıllık başkanlık süresi içinde bu rakamı harcarken, Ali Koç birinci ayı dolduğunda 50 milyon doları kulübün kasasına koymuştu bile. Sermaye artırımından bahsediyoruz. Kulübün hakkına düşen 250 milyon lirayı yeni yönetim "geri almamak üzere" derneğe hibe etti. Bunu borsaya iliştirdi ve şimdi hisse sahiplerinin katkısıyla birlikte 313 milyon liralık para girişini, Futbol AŞ'ye sağlayacaklar. Transfer sınırlamasını kaldırmak için buldukları bir formüldü bu. Para kasaya girince, UEFA'nın sınırlamalarda geri çekilmesi, "yedi milyon Euro ve sattığın kadar" kararından vazgeçmesi bekleniyor.
Fenerbahçe'nin kombine satışlarının 31 bine ulaştığı açıklandı. Stadın önünde kuyruklar devam ediyor ve kale arkaları ile birlikte rekor rakama ulaşabilirler. Tek transfer yapılmadığı halde, taraftarın takımına ve kulübüne bu kadar sahip çıkması, cebindeki parayı kulüp kasasına sokması, her şey bir tarafa şikayet edilen kadroyu izlemek için saatlerce beklemesi, tek şeyi gösteriyor; Fenerbahçeliler eve dönüyor. Aziz Yıldırım'ın gidişinden sonra, değişen yönetim ve başkan ile taraftardaki bıkkınlık, küskünlük, isteksizlik veya inançsızlık artık sona erdi. 70 milyon euro'luk transfer harcaması ile Yıldırım yönetimi bu heyecanı yaratmıştı. Ali Koç ise şampiyonluk vaat etmeden sadece "Artık felsefemiz değişiyor" diyerek daha fazlasını peşine taktı. Bu insanlar gelen oyuncular için değil, giden başkan nedeniyle stada geri dönüyorlar. Sürekli hakaret işittikleri, küçük görüldükleri tarzın bittiğinin farkına vararak, tekrar Fenerbahçe'ye sahip çıkıyorlar.
KOCAMAN İTİRAFLAR
Twitter'da gündemi takip ederken, Aykut Kocaman'ın trend topic (TT) olduğunu gördüm.
Merak edip, bakınca peş peşe itiraflar okumaya başladım. Dünya Kupası'nda kazanıp, yoluna devam eden takımların büyük bölümünün, Aykut Kocaman'ın geçen sezon organize ettiği oyun tarzını benimsediğini görenler, "Haksızlık yapmışız" moduna geçmişlerdi.
Aykut Hoca bunu "İyi değil ama kazanan oyun" olarak açıkça tarif etmişti. Takım dengesi, rakibin önemsenmesi, önce gol yememek üzerine kurulan taktik disiplin ve rakipten daha çok koşup, mücadele etmek. Bu süreçte rekor puan topladı ama üç puan farkla ikinci olabildi.
O yüzden, herkesin şikayet ettiği durumu, "Bu kararı vermekte geç kaldım, hata yaptım" diyerek açıkladı.
Dünya'da artık ekmek aslanın ağzında ve hiçbir takım diğerine; "Gel, buyur" demiyor. Meksika Brezilya'ya kök söktürüyor, Güney Kore Almanlar'ı yeniyor, Uruguay ise Arjantin'i eliyor. Philip Cocu, takımını tarif ederken bunlara değiniyor ve hızlı pas oyunu için uğraşacaklarını söylüyor. Eğer takımın oyuncu kalitesi değişmez ise bunun için çalışacak ama yapamayacak. Aykut Hoca'nın dediği gibi doğru oyun ile herkesin aklındaki "iyi oyunu" bir araya getirmek için kadronun da yeterlilik göstermesi gerekir.
