Dün Kasımpaşa, G.Saray'a göre daha iyi top oynadı. G.Saray iki kez öne geçti ama skoru bir türlü koruyamadı.
Zaten G.Saray iki kez öne geçtiği için bu 1 puanı alabildi. Yoksa sahada bir puanlık oyun bile yoktu. Şimdi dönüp tabloya baktığımızda sarı kırmızılı ekip, son dört maçında 11 gol yediğini görüyoruz. Türkiye ligini tanımayan, kulüplerin isimlerini ve puan cetvelini bilmeyen biri bu maçı izlediğinde, sahadaki kırmızı takımın, 1 puanı korumak için mücadele ettiğini söyler ve beyaz formalı takımın da ligde rakibinden 5 puan önde olduğunu düşünür.
Çünkü sahadaki oyun bunu gösteriyordu.
Kasımpaşa eminim, galibiyeti kaçırdığı için üzülmüştür.
Şimdi G.Saray'ın başında yeni teknik direktörleri var ve bunun için devre arasına kadar biraz yutkunmamız lazım.
Bu mevcut dönemde, G.Saray'ın Denizli tercihi en iyi tercihti. Denizli ilk maçında ne yapacak diye bekledik, sürpriz olarak belki Emre Çolak'ı 11'e aldı diyebiliriz bir de Madrid'de Hakan Balta'yı Taffarel mi yoksa Denizli mi sol bek oynattı diye sorabiliriz.. Çünkü dün de sol bek başladı...
G.Saray'ın bu lig yarışında olması için yapacağı tek bir şey var oyuncu kalitesini arttırması lazım. Bunu da uzakta aramayacak.
Yemeyecek, içmeyecek Donk'u transfer edecek. Hollandalı, mevkisi itibari ile lig standartlarının en iyi oyuncusu.
G.Saray'da o bölgede ciddi bir sorun var.
G.Saray'a baktığımızda yetenek olarak en iyi oyuncusu kim; Sneijder.... Şimdi oyuncuların ve yönetimden baz isimlerin geçmiş teknik direktörleri hakkında konuşmaları hoş değil. Mesela Sneijder'in o 'Taktiğimiz yok' açıklamasını, Atletico Madrid ve Antalya maçı için mi söyedi yoksa, genel maçlar için mi söyledi diye sorarım. Eğer genel için söylediyse, 'Hoca üç kupa kaldırdı' derim. Bir oyuncu çıkacak, bizim taktiğimiz yok diyerek bu tip açıklamalar yapamaz. Hoş değil...
Dün Podolski sahada hiç yoktu. İlk yarıya Denizli'nin on birine baktığımızda, Emre sol ayaklı Salçuk'un önüne doğru oynadı, Sneijder sola kaydı. Emre'nin önüne doğru oynadı, Yasin de sol uçta kaldı.
G.Saray yavaş yavaş geriye de yaslanınca, Denizli 2. yarı Jose'yi oyuna aldı orta alanı dengelemek için. Ama G.Saray, yediği ikinci golü tekrar izlemesi lazım. Adem sağdan içeri giriyor, iki adamı geçiyor, altı pasta Eren vuruyor kaleciden dönüyor, sonra Titi vuruyor gol oluyor. Normalde bu pozisyon ofsayt olmalı ama G.Saray
öyle yaslandı ki pozisyon gol oldu.
Beşiktaş'ı fikstür yormuş
İlk yarıda altıpasta o kadar çok dolaştı ki Beşiktaş, rahat rahat pozisyon üretti.
Kaleci Lukac harikalar yarattı. Televizyon programımda devre arasında '2-0'a rağmen Beşiktaş çevirir' demiştim.
Bu yazımda Akhisar'a küçük bir özür borcum var. Taş gibi bir takımlar. Bir stoper seyrettim; Douglao. Hakikaten üst düzey. Üç kişilik oynuyor. Yerden, havadan...
Kuvvetli, çalım yemiyor. Beşiktaş'ın hatalarından önce Akhisar gerçeğini görelim. Fizik kaliteleri iyi. Boy olarak da yüksekler. Büyük maçlarda konsantre olarak geliyorlar.
Beşiktaş'ta klasik değişiklikler oldu, Cenk vs. Fakat olmayan Necip'in girdiği maçlarda Beşiktaş skora daha rahat gidiyordu.
Stoperlerden Ersan'ın da olmaması bir açığı ortaya çıkardı. Rakip santrforla Ersan yerine Rhodolfo oynayınca daha kolay çalım yedi. Beşiktaş'ı fikstür yorgunluğu vurmuş. İspanya, Dünya şampiyonu olurken kornerleri bile pasla kullanıyorlardı. Beşiktaş 15'e yakın korner attı. 60'a yakın orta yaptılar, hepsine Akhisarlılar vuruyor. 4-5 tane korneri yapamazsan paslaşarak kullanırsın.
Paris olaylarından sonra Gomez'in psikolojisinin fiziğini de etkilediğini görüyoruz.
Douglao gibi bir stoperle oynarken kucağında kalırsanız rakibin işine gelir. Yer sizi. Cenk ve Gökhan'ın girişi düzende bozukluk getirdi. Necip olmadığı için ofansif oyuncular bu kez Akhisar'ın ekonomik oynayabilmesini, pas yapabilmesini sağladı. Beşiktaş oyun olarak maç boyunca geriye gitti ve Akhisar
hak ederek kazandı.
