Sorgu zamanı!

Kariyer sahibi bir teknik adamın, maçtan sonraki basın toplantısında rakibin mücadele etmesinden şikayetçi olması şunu gösteriyor. "Bir iddianız yok, gelin yenilin gidin, beni de konuşturmayın!" Mourinho'nun maç sonu açıklamasında özne; "lig üçüncüsü bir takım niye küme düşmeye oynar gibi mücadele ediyor?" Biz de diyoruz ki, "her takım puan cetvelindeki durumu ne olursa olsun onurlu mücadele etmekle yükümlüdür. Büyüklük de gladyatörleri yenmektir, yemlenmiş kuzuları değil." Sonuç ruhsuzlukta ve beceriksizlikte kilitlenmişken rakip takımın mücadelesinden size ne? Siz milyonlarca dolar harcamış, siz yedek kulübesinden bile bir takım çıkaracak kudrette bir takımken, Samsunspor'un verdiği mücadeleyi takdir etmek zor mu geldi? Takım kaptanı Zeki Yavru'nun yüzündeki "ruhani ifadeyi" gamsızlık sembolü Tadic'de niye göremedik?

Futbolun gönlünü alamazsanız 2 puanı sahanın ortasında bırakırsınız. Fenerbahçe'nin Samsunspor maçı geçen sezon giden şampiyonluğu hatırlatan sefaletin tekerrürüydü. Kusura bakmayın ama şifreleriniz çözüldüğü halde hala yanlışların arkasında duruyorsanız, Fenerbahçeli taraftarların içinin acıması sizi "ırgalamıyor" demektir. Mert Hakan Yandaş'a kurban olun, Tadic'in el freni olmasına göz yumun, Dzeko'nun ağırlığına, Talisca'nın etiketine ayrıcalıklı davranın ve inatla İrfan Can Kahveci'yi çürütün. Sizi bu gemiyi yürütmek için getirdiler sızlanmanız için değil. Kaybederken kendinizi kaybedeceğinize rakiplerinizin mücadele ruhuna saygı duyup asaletinizi kazanın.

Lider Galatasaray'ın daha oynanmamış 9 maçı var. Samsunspor'un Galatasaray'la kendi sahasında oynayacağı maçta aynı ruhu göreceğimizi umuyoruz. Elbette bu ülkede film içinde film çevriliyor bundan haberimiz var. Adı dolandırıcılık olayına karışan Fatih Terim bile aniden ortaya çıkıp, "şampiyonluk Galatasaray'ın hakkı" derken, verdiği mesajın şifresini kıralım. Yargı önünde hesap vermesi gereken birinin neden hala sorgulanmadığını kimse yazıp çizemezken bizler inadına haykıralım. Çocuklarımızın yüzüne bakacak yüzümüz varsa eğer! H H H
Galatasaray'ın verdiği mücadeleye de saygı duyalım. Her hafta aynı ruhla oynayan sihirli bir adamın başına taç koyalım. "Yabancı değil Osimhen." Hiçbir forvet onun kadar rakip savunmayı anafora sürüklemiyorsa, hiçbir yabancı onun kadar formasına sevdalı değilse bu adama şapka çıkaralım.

9 kişilik Konyaspor karşısındaki aciz Beşiktaş'taki futbolcuları işaret edip; "yaşlanmaya direnen yalı çapkınları bile sizden daha çok mücadele eder" diyelim. Konyasporlu futbolcuların verdikleri mücadeleyi tırnak içine alırken, bu ülkenin sessiz ustalarından biri olan Recep Uçar'ı da omuzlara alalım.

Trabzonspor'un aylar sonra deplasmanda galip gelmesinin anlamı varsa, Başakşehir karşısında bir "uyanış hareketi" yaşandıysa, Trabzonspor'un kendine yakışmasının posteri asılmıştır. Bu takımın küme düşme mahallinde dolaşmasına asla izin verilemez gerçeğine mahsuben göreve başlayan Fatih Tekke'ye saygılarımızı sunalım!

Futboldaki kara para kasalarını da unutmayalım onları besleyenleri de. Bu meseleye suskun kalanlara mahsuben bir kez daha aynı cümlelerle noktayı koyalım. "İpini sahibine teslim eden kuklaları satın almakla elde edilen rant, kendileri hakkında eleştiriyi yasaklayan ağızlara çekilmiş paralı banttır. Oysa haksızlığa kalem oynatmak dünyanın her yerinde bu meslek için sanattır."