Hakkı Yalçın

Hakkı Yalçın

29 Nisan 2025 | Salı

Zamana saygı

Biriktikçe birikmiş şampiyonluk özlemi vardır, umutların kıyısında gezinirken rakibin puan kaybetmesine yönelik hayaller vardır. Fenerbahçe'nin kaderi yolundan çevirmesi için aslında mucizeye ihtiyacı vardır. Çünkü karşılarında gümbür gümbür yürüyen bir Galatasaray gerçeği vardır. Umut böyle bir şeydir, bazen mucize beklersiniz bazen de kendinizin düşünüp söyleyemediğini başkasından beklersiniz. Belki de sezon başındaki tahminleri altüst etmekti mucize. Ya da düşünce gücünün paranın gücünden daha değerli olduğunu fark etmekti!

Gaziantep'te yine klasik duruş; önce yara sonra şifa! Bunun tanımlaması kazanma duygusundan kopmamak. Beraberlik golünü atana kadar ortalarda görünmeyen bir Fenerbahçe varsa, arka arkaya gelen gollerde rakip futbolcuların hataları öne çıktığı ortadaysa, Mourinho'nun sahadaki dizilişini özne yapan eleştirilerin hükmü yok. Bu galibiyetin adı sistem ya da taktik değil tamamen doğaçlama. Bir bakıma da gerçekleri saklamak. Ama Kayserispor maçı sonrası ağır eleştirilerle travmaya sokulmuş bir takımın deplasmanda kazanmasının övgüye değer yanı varsa, bunun açıklaması da "yoğun bakımdayken rakibini haklamak!" Takımda öne çıkan en belirgin özellik disiplinse; bu maçtan geriye kalan en anlamlı gerçek de Fenerbahçe'nin hala umudunu sürdürme konusundaki duruşudur!

Dzeko'ya parantez açmak istiyorum. İlerleyen yaşını özne yapıp "ağır" damgası vurduğumuz maçlar oluyor ama hala proleter, hala sahadaki en zeki oyunculardan biri. Her faul pozisyonundan sonra hakemle zaman kaybeden Fred'i de kaç zaman sonra ilk kez böylesine istekli gördüm. Kendisine "bu zamana kadar neredeydin?" diye soran olmadığı içindir ki, maçtan sonra "Fenerbahçe'ye Antep'te operasyon yapıldı" diyen yöneticilik bu ülkede hala itibar görüyor!

Galatasaray, Eyüpspor karşısında farklı kazanırken aslında "çelişkiler" takımıydı. Maçın ilk yarısındaki durağan Galatasaray'a bakınca "eyvah!" diyenler de olmuştur, "bu takım gücünü ilerleyen dakikalara saklıyor" diye düşünenler de. Bazen bir dokunuştur galibiyet. Okan Buruk'un en doğru hamleleri ikinci yarıya Kaan Ayhan'la başlamasıydı. Sonrasında Sara'yı kenara alıp Morata'yı sahaya sürmesi. Osimhen her zamanki gibi. Topun onun ayağına gelmesi seyircilerin bir hediye paketini açmasındaki heyecanla eşdeğer. Attığı gole bakınca, "böyle pozisyonların onun başının üstünde yeri var, böyle adamların da futbolun başının üzerinde!" notunu düştüm. Ama gecenin yıldızı Lemina'ydı. Bir yanı buldozer, öte yanı ince işçi. Rakibinden kaptığı topla Morata'ya attırdığı golde "sanatçı bir Lemina" izledik sanki. Morata gol vuruşlarında da ustaydı kendisinde var olanları açığa vurmakta da.

Barış Alper Yılmaz'ın bazen sahadaki varlığını sorguluyoruz da bazı insanların varlığı en çok yokluğunda hissediliyor. Bence takımın olmazsa olmazlarından. Hata da yapsa rakibi bu kadar yıldıran başka biri yok çünkü. Sonuç olarak, Eyüpspor karşısında "ilk yarıdaki Galatasaray'ı başka bir takım yakalasa sonuç farklı olurdu" dedim, ikinci yarıdaki Galatasaray'ı izleyince, "Galatasaray'ın bu havayı sezon sonuna kadar sürdürmesi muhtemeldir" dedim. Çıkmadık candan umut kesilmez diye bir terim vardır, bu ihtimalin de Fenerbahçe için geçerli olduğunu inkar etmeyelim. Ama Fenerbahçe Yönetimi şimdiden gelecek sezonun şampiyonluk hayallerini dile getirirken, benimki zamana saygı olarak kabul edilsin. Oynanmamış maçların varlığına!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor