Hakkı Yalçın

Hakkı Yalçın

02 Mayıs 2025 | Cuma

Sevda treni!

Futbolda her mücadele rakibine "mutlak saygı" gerektirirken, özne kendi takımınla gurur duymak üzerine olmalıydı. Sportmenliğin dışlandığı bir ülkede geçti o devirler. Tetikler yüreklerde çekilirken, maç sonrası uzatılan mikrofonlarda rakip takım yöneticilerine kulüp başkanlarına ana avrat sövülürken, futbolumuzun da toplumun da kalitesi ortada! O küfürleri sosyal medyada yayınlayanların da o küfürleri edenlerin de en ağır biçimde cezalandırılması gerek desem nafile! Çünkü her takımda böyle kafileler var, sosyal medya insanları birbirine kırdırmak için gereken zemini buldu. Bunun adı ruhsal afet, bunların arkasında durmak da büyük marifet. Bu saatten sonra "rakibini ne kadar yüceltirsen, senin başarının anlamı da o kadar büyüktür gerçeğini" haykırmanın anlamı olur mu?

Tabii ki eski güzellikleri ve insanları anlatacağım. Bizim geleceğimizin 'içi geçmiş' o yüzden yolumuz maziye çıkıyor. Geçmiş yılların asil kartpostallarını ve geleceğin anonslarını güzel insanlara "vicdan kargoyla" yollarken, yürekleri ziftle kaplanmış olanları elimin tersiyle itmekten başka ne gelir elimden! O zalimleri yetime anne, öksüze baba mı yapacağım? Yolunu bulmanın acayip kolaylaştığı bir düzende, bizler kulüplerin tarihine olan saygımızdan maziye yolculuk ederken yayan yürüyoruz. Karşımıza çıkacak itleri kopukları da hesaba katarak! Kara para kasalarına ve bahis baronlarına yağcılık yaparak değil.

Hey gidi yıllar. En sıradan maçlarda bile yağlı boya tablo gibi dururdu tribünler. En fazla sigara dumanları yükselirdi kalabalıklardan, kimse kimseyi boğmazdı. İhtişamlı bir maç izleme törenleri vardı ezeli rakiplerin bile. Sevdalar öylesine içtendi ki insanlar karıncayı bile incitmezlerdi. Öylesine namuslu ve dürüst gazeteciler vardı ki gördüklerini asla inkar etmezlerdi. Mahallelerdeki yürekli büyükler kimseye düşmanlığı ve gözü dönmüş taraftarlığı aşılamadılar. Kimileri eski tüfek, kimileri hayat yokuşlarında tıknefestiler. Ne delikanlılar vardı ki bir atın yelesine tutunup giderken uzun hikayeleri kısa kestiler.

Şimdi sosyal medyadaki nefret seanslarının ve ekranlardaki soytarılığın reklam aralarında bile sinsi tuzaklar mevcut. Bütünün parçaları çocukların yüzüne fırlatılan şarapnel parçaları gibi. Ne büyük utançtır ki diller ne kadar bozuksa getirisi o kadar büyük. Teknolojide güçlerini keşfedenler için böylesine bir ziyafet sofrası nerede? Gel de böyle bir düzene isyan etme, gel de kahretme!

Onların hatırı sayılır müşterileri olarak sizlere gelince, hepiniz ağır tahrik altındasınız ama sizler de bu günahlara ortaksınız. Onların peşlerinden gittiniz. Toplu şiddet ayinlerinde istediğiniz yalanları önünüze koyanlara biat ettiniz. "Bizden olsun çamurdan olsun" dediniz, iyiyi ve güzeli değil kötüyü ve yağcıyı desteklediniz. Şimdi iki renkli bir uçurumun kıyısına geldiniz. O yüzden onları besleyen bataklığın kurutulması için önce sizlerin değişmesi gerekiyor. Bu yakışıksız oyunun figüranları olmaktan gocunuyorsanız ve çocuklar sizin için kutsalsa eğer!

Hey gidi yıllar hey! Sosyal medyanın, televizyonların çocuklarımızı zehirlemediği o güzelim yıllar. Şimdi çirkinliklere arka çıkmak için oluşturulan düzene "zamanın ruhu" diyorlar da eski zamanların asaletine kurban olayım. O zamanlar böylesine haram yoktu, radyoların yüreği vardı, sokaklardaki çocuklar için şarkılı bir masaldı hayat. Sanat yerine geçerdi futbol. Bizler o sevda trenlerinden zamansız indik, o yılları yaşayanlar bilir, tribünlerdeki ömürlük şarkıların nağmesi bizdik. Maziyi özleyen aşk yolcuları, şimdi o trene binebilmek için neler vermezdik!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor