Futbolun prensi

Ligin en çok pas yapan takımı olan Beşiktaş'ın etkisiz alandaki, al gülüm-ver gülüm türünden top yapması rakibi ne kadar yoruyor bilmem ama bir izleyici olarak beni fazlasıyla yoruyor. Doğru zamanda, doğru yere koşan oyuncularınız varsa, hızlı şekilde paslaşır, rakibin aklını alırsınız. Şenol Güneş'in ilk sezonundaki Beşiktaş'ı hatırlayanlar ne demek istediğimizi daha iyi anlayacaktır. Bugünkü Beşiktaş öyle değil, ağır aksak paslaşıyorlar. Kontratakları bile set oyununa çevirip rakip savunmanın yerleşmesi için bekliyorlar adeta. Rafa Silva dışında hiç kimse yeteri kadar hareketli değil genellikle oldukları yere meşin yuvarlağın gelmesini bekliyorlar. Alanyaspor ligin korkulu rüya gören takımlarından. Alacağı bir puan dahi çok önemli olduğu için tedirgin oynadılar. Özellikle attıkları golden sonra topu tamamen rakibe bırakıp geriye yaslandılar. Evet Beşiktaş yavaş paslaşıyordu ama sahada Rafa Silva diye bir adam vardı. Nitekim soldan gelen ortada olması gereken yere koşuyu yaptı ve tabelayı eşitledi. Maç boyu ensesinde iki kişi varken bir an boşluk buldu ve golü attı Rafa… Bu adam bir başka güzel, bildiğin prens, futbol prensi… Yeni sezonda sağı-solu, önü, ardı daha kaliteli oyuncularla takviye edilirse ligin altını üstüne getirir, gol-gole katkı sayısında rakipsiz olur. Beşiktaş üçüncülük iddiasını güçlü bir şekilde koruyor. Bu önemli ama daha önemlisi Semih ve Mustafa başta gençlerin süre almaları. Mustafa güçlü bir yapıya sahip, bu potansiyeli değerlendirmek şart. Biraz kendini geliştirirse çok iyi bir forvet olur. Semih zaten iyi forvet, yetenekli, çabuk, dün yine pozisyonlara girdi, bir de gol attı. Golün sayılıp sayılmaması çok önemli değil, Semih o pozisyonda golü yapması, gelecek için çok daha önemlidir. Velhasılkelam, bu çocuklar daha çok süre alırsa kazanan Beşiktaş olur diyorum ben.