İşaretler!
Mourinho'nun saha kenarında olmadığı bir maçta, Fenerbahçeli futbolcuların elektrik yüklenmediğini gördüm.
Gençlerbirliği karşısındaki Fenerbahçe'de özne kazanmaktı futbol değil. Büyüklerin sınırsız transfer sisteminde Gençlerbirliği'nin haksız rekabete kurban giden takımlardan biri olduğunu hesaba katınca, daha farklı bir Fenerbahçe görmeyi ummuştum yalan değil.
Taraftarın gülümseme sebebini oluşturan en önemli gerçek Mourinho'nun yokluğu, İrfan Can Kahveci'nin varlığıydı. Özellikle ilk yarıda takımı hareketlendirme ve karşı alana yakınlaştırma konusunda odak noktası İrfan Can'dı. Böyle bir adamı kulübede çürüterek milyonlarca euro tazminat kapan Mourinho'yu düşündüğümüz zaman, Fenerbahçe Kulübü'nde kimin kazanıp kimin kaybettiğini sorgulamaya gerek kalmıyor!
Gariptir ki "nasılsa takım olmak için zamana ihtiyaç" var diye kimsenin acelesi yok gibi. Umarsız Talisca'da baygın bakışlar devam ediyor. Fred'in içinde gamsız biri var, dürtülmeyi bekliyor. Teknik adam olarak kim gelirse gelsin, Fenerbahçe, Ederson ve Asensio'yu da aldıktan sonra "herhalde futbol olarak devrim yapar" diyorum.
Bunu da yapamazsa yazık o giden paralara!
Galatasaray geçen sezondan çok uzakta, futbol kalitesi yerde. Rizespor karşısında sadece talihiyle kazandı.
Rizespor'un ilk yarıda ofsayt nedeniyle harika vuruşları geçersiz sayılsa da Galatasaray savunmasının ipliğini pazara çıkarmak adına delillerle doluydu. Bu takımın iki beke ihtiyacı var, kesinlikle kaleciye ihtiyacı var.
Ve orta sahada çember çevirenleri toplayacak birine ihtiyacı var. Yoksa hayal kırıklığı büyük olur.
Osimhen yine Osimhen ama tavırlarında değişiklik var. Geçen sezon pozisyonlardan sonra hakeme dönüp bakmayan adam çevre koşullarından etkilenmiş. Hakemle oynamak kendi emeğinden çalmaktır, bunu unuttuysa hatırlatmak gerek. Yetenekli Sane kendine kilitli. Sefere çıkıp da dönmeyen seyyahlara benziyor.
Geceyi ele geçirmek yerine "gecenin elindeyim" diyor. Yürekli bir hakemle Sallai'nin hiçbir maçı kırmızı kartsız tamamlama imkanı yok. Hırs başka şey, pozisyona müdahale ederken rakibine "dalmak" başka bir şey.
Böyle adamlara izin verildikçe sonuç kötü olabilir.
Alanya'da kaybeden Beşiktaş'ta takıma ağırlık yapanları görmedikten sonra ufka bakmanın anlamı yok.
Rafa Silva gibi birinin bile sıradan hale geldiği takımda boş adam o kadar çok ki. Transferde para harcamak mesele değil, mesele formasının içine yüreğini koyacak adam bulmak. Yanlışların hesabı sorulacaksa, 30 milyon Euro ödenen Orkun Kökçü'den başlansın.
Haftanın en kaliteli maçı Trabzon'daydı. Trabzon da çok mücadele etti, Samsunspor da.
Sahadaki en ön önemli adam kaleci Uğurcan'dı. Kaleci olmanın gereklerini yerine getirmek futbolda en zor eylemlerden biridir. Yıldız olmak da
Bu ülkede bazı teknik adamlar var. Hem duruşları hem kaliteleriyle gönüllerde yer edinenler. Rizespor Teknik Direktörü İlhan Palut ve Konyaspor Teknik Direktörü Recep Uçar gibi. Onlar büyük takımların "hazine bulmuş gibi" transfer yaptığı bir ülkede, kısıtlı imkanlarla takımlarını ayakta tutmaya çalışan özel adamlar.
Onların ne medyada beslemeleri var ne sosyal medyada trolleri. Onların kartviziti "adamlık!" Adamlık da bu ülkede az bulunan bir şey. O yüzden böyle insanları işaret etmek bizler için gururdur.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.